"1996 yılı 24-25 Mayıs gecesi polis olduğunu söyleyen kişilerce evinin önünden bir araca bindirilerek kaçırıldığını, kendisinin "kaçakçılık yapmak, seks hapı satmak ve devlete vergi vermemekle suçlandığını, serbest bırakılması karşılığında 15 milyon mark fidye istenildiğini, kendisinin bu kadar parayı vermesinin mümkün olmadığını, ancak 3 milyon mark ödeyebileceğini, bunun da l milyon markını serbest bırakıldıktan itibaren 15 gün içerisinde, 2 milyon markın da 1 milyonunu 2 ay sonra 1 milyonunu da ondan sonraki ayda ödeyebileceğini, kaçırılma sırasında gözlerinin bağlı olduğunu, cebindeki paraların, kolundaki saatinin, cep telefonunun ve kredi kartları ile ehliyetinin de alındığını, diyarbakır oruspu kaçırıldığı sırada üzerinde 65-70 bin markı ve 20-30 milyon TL. civarında Türk Lirası olduğunu, kaçırıldıktan 6 gün sonra Hilvan girişinde serbest bırakıldığını, Gaziantep’te işadamlarından haraç toplayan bir çetenin bulunduğunu, bu çete içerisinde Yahya Efe, Turgay Maraşlı, Tuncay Maraşlı, Müfit Sament gibi kişiler bulunduğunu, Turgay Maraşlı’nın Abdullah Çatlı’nın ortağı olduğunu, kendisini kaçıranların 11 kişi olduğunu ve Yahya Efe, Turgay Maraşlı, Tuncay Maraşlı, Müfit Sament gibi şahısların da bu 11 kişinin içinde bulunduğunu, kendisini kaçıranlardan hiçbirisinin Gaziantep’ten olmadığını ve hepsinin İstanbul tarafından geldiğini, Gaziantep’te bu kişilere yardımcı olanların Abdullah Sabri Kocaman, Mehmet Öztürk ve Mehmet Öztekin olduğunu, Müfit Sament’in Devlete çalıştığını, konuşmaması için zaman zaman tehdit telefonları aldığını, kaçırılması olayı ile ilgili olarak ilgili Cumhuriyet Savcılığınca takipsizlik kararı verildiğini, Adalet Bakanı Şevket Kazan’ın talimatı ile Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığınca tekrar ifadesinin alındığını ve yeniden dosya tanzim edildiğini,
Hüseyin Kocadağ ve Ali Şen’in arkadaş olduklarını, o ikisininde Fenerbahçenin yönetiminde bulunduklarını, İzmit’te herkesin Saffet’in olayından Ali Şen’in 3-4 milyon doları akladığını, ancak kimsenin bunu ispat etmediğini, kendisinin edebileceğini ancak kendisininde hapiste olduğunu, Hanefi Avcı’yı tanımadığını, Veli Aktaş isimli arkadaşının Galatasaraylılar cemiyetinin Ankara Şubesine bakan ve Gazi Üniversitesinde profesörlük yaptığını Abdullah Yılmaz ile kendisini onun tanıştırdığını, kendisinden 15 seneden bu yana ilk defa böyle bir şey istediğini, konuyu bilen Bilal Atak isimli arkadaşı olduğunu, bu adamların 150 bin dolar ayırarak Bulgaristan’a gönderdiğini, Türkiye’ye kömür getirilmesi için Bulgaristan da bir adamla tanıştıklarını, bir kısım paralar karşılığı 6 ay kömür gelmediğini, gelen kömürün ise toz halinde olduğunu, Bilal ATAK’ın bunu geri gönderdiğini, paranın orada kaldığını, bu arada Abdullah Yılmaz’ın enerji alışverişi ile ilgili olarak Bulgaristandaki bu adamları Türkiye’ye getirdiğini, Bilal Atak bunların Ankara’ya geldiğini öğrendiğini, bunların otelde yakalandığını ve parasının iade edilmemesi nedeniyle Abdullah Yılmazın kızdığını, bunlarında Bilal’e dönüşte İzmit’e uğrayıp parayı ödeyeceklerini söylediklerini, Bilal Atak’ında onların takibine bir adam koyduğunu, bilahare köprüde 4 Bulgarın öldürüldüğünü, bilahare Abdullah Yılmaz’a telefon açarak, o’nun öldüğünü, sıranın kendisinde olduğunu söylediklerini, Abdullah Yılmaz’ın korktuğunu, Melih Aktaş’a söylediğini, Aktaş’ında kendisine söylediğini, kendisinin bunları yan yana getirdiğini, Atak’a 150 bin dolarının kendisinde olduğunu söylediğini, Turgay Çelebi’den 1 milyon 200 bin dolar alacaklarını, o zaman paralarını ödeyeceklerini söylediğini ve onları barıştırdığını, Turgay Çelebinin iflası nedeniyle 150 bin dolar ödenemeyince, Abdullah Yılmaz korktuğunu Bilal Ataktan, Genel Müdür Yardımcısı Kaya ile çocukluk arkadaşı olduğunu oradan kendisine sılaşı vermeyi kararlaştırdıklarını ve kendisininde tonu 10 dolardan sılaşı satın aldığını, yumurtalık hattı açıldığında da 110 bin tona yakın mal olduğunu, o malıda sılaş diye vereceklerini ve onlarında bunu fabrikalara fuel-oil olarak satacaklarını, ancak bu işler patlayınca, onun da durduğunu, kendisinin Abdullah Yılmaz’a hasta çocuğunun tedavi masraflarıda dahil olmak üzere enaz beş milyar lira verdiğini belirtmiştir. (Ek:181)
2002-2013 yılları arası 58. Hükümet Sağlık Bakanı olarak görevini sürdüren Recep Akdağ, Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf'ın "Eşcinsellik hastalık, tedavi edilmeli" demesi üzerine,[11] "Eşcinselliğin hastalık olup olmadığını bilim adamlarına sormak lazım. Konu biraz çetrefilli" demiştir.[12] Selma Aliye Kavaf, katıldığı bir konferansta Kaos GL derneği üyeleri tarafından "Özür dile" ve "Eşcinsellik hastalık değildir" pankartları ile protesto edilmiştir.[13][14][69] Ayrıca Kavaf, birçok gazete yazarı tarafından eleştirilmiş, karikatür dergisi Penguen kapağında eşcinsellik üzerine sözleri karikatürize edilmiştir.[16] Kavaf ile aynı partiden milletvekili olan Nursuna Memecan ve Egemen Bağış, Kavaf'ın sözlerine katılmadıklarını belirtmiş,[17] bakanın açıklamasına bir tepki de CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen'den gelmiştir. Sevigen, "Herkesin bir gerçeği var. Biz sayın Bakan'ın ne olduğunu araştırıyor muyuz? Sayın Bakan'ın sülalesinin, ailesinin geçmişinde ne tür ilişkiler var diye bakıyor muyuz? İnsanlar kendi tercihlerinden dolayı baskı altına alınmayı, taciz edilmeyi, öldürülmeyi hakediyorlar mı? Bunun sebebi kim olacak? Bunu söylemek bir bakana, bir anneye yakışıyor mu? Üzüntü duydum. Eşcinsellik bir hastalık değildir. Dünyanın hiçbir yerinde hastalık olduğu kabul edilmiyor. Türkiye'de de uzmanlar bunun bir hastalık olmadığını söylüyorlar" demiş ve 58. Hükûmet Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'a atıfta bulunarak, Başbakan Erdoğan'ın sık sık tekrarladığı 'Yaradılanı severim Yaradan'dan ötürü' sözlerine rağmen bu tutumu çok yanlış demiştir. If you liked this posting and you would like to get additional data regarding
escort diyarbakır kindly take a look at the site. Sevigen, bir röportajında "Eşcinseller kuvvet komutanı olabilir mi?" sorusu üzerine, "Olabilir, eşcinselliğin bir hastalık olmadığı bilinmeli" karşılığını vermiştir. Sevigen'in sözleri üzerine Pembe Hayat Derneği ve Kaos GL üyesi bir grup LGBT, bakan Selma Aliye Kavaf'a tepki göstermek üzere, TBMM'de, İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen'i ziyaret etmiştir.[18][19]