Tape No:3563, 07.01.2008 tarihinde Habib Ümit SAYIN ile Kemal ALEMDAROĞLU arasındaki telefon görüşmesinde özetle; Ü. If you have any type of concerns regarding where and the best ways to make use of escort DiyarbakıR, you can call us at our web-page. SAYIN'ın "Doğu SİLAHÇIOĞLUN'un bir yazı var Cumhuriyette " "Daha önce Aydınlıkta kapak olan "şeyleri tekrarlıyor yeni Cumhuriyet neslinin nasıl yetiştirilmesini anlatıyor ve de hemen el konulmasını" "Yeni Cumhuriyet nesli ve Siyasi İslam 'in bir an önce yok edilmesi için darbenin el koymanın meşru olduğunu anlatıyor " "dün akşamda Yalçın KÜÇÜK" "Televizyonda bangır bangır darbe yapılacak başka yolu yok demiş el konması lazım demiş" "Şimdiye kadar benim her dediğim çıktı demiş" "artık yüksek sesle herkes telaffuz etmeye başladı bunu " dediği, Tape No:3564, 08.01.2008 tarihinde Habib Ümit SAYIN ile Arif arasındaki telefon görüşmesinde özetle; Ümit SAYIN'm "okudun mu yazıları" "Doğu SİLAHÇIOĞLUnu falan" "O gün şey ne konuştu, çok etkili olmuş, herkes onu söylüyor." "Yalçın KÜÇÜK? " dediği, Arifin "gelip dinleseydin keşke" "Dedi ki, bu ülkenin sermayesi diyo, yurt dışına kaçıyo diyo. " "daha ucuz köleler bulmak için Çine gidiyolar diyo. Ve bu hükümet, bundan diyo bu hükümet sorumludur diyo. Şudur budur. Ve dedi ki, insan bu sene diyo krizler patlayacak şu asgari ücreti arar hale gelecekler diyo. " "işte öyle şeyler söylüyo. Adam dedi ki benim şimdiye kadar söylediklerimin hiç bi tanesi çıkmamazlık etmedi diye. " "Bi Argun mu dedi bişey onat mı dedi birisi varmış 27 Mayısta bi general. Onu bahsetti ama. Olursa dedi 27 Mayıs gibi olur dedi. Halk destekliyecek hareketi olacak dedi" dediği, Ümit SAYIN'in "27 Mayıs gibi olur dedi de 27 Mayıs.." peklinde ki telefon görüşmelerinden şüphelinin her ortamda yürütme organının devrilmesi gerektiği ve yönetime el konulması gerektiği yönünde Ergenekon silahlı terör örgütü amaçları doğrultusunda propaganda yaptığı anlaşılmaktadır.
Tape No:9135, 05.01.2009 günü Bilgesu ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Y. KÜÇÜK'ün "Kusura bakma bu Kanal Biz den aradılar öyle bişey değil genel bi sohbet için bende sormuştum ne yapıyorsunuz düzelecek misiniz edecek misiniz ondan sonra bizim Merdan orda eski arkadaşımız sende bilirsin", "O çok iyimser tabi böyle beni de ben benimle ilgili de bir istekleri var ancak bende henüz ortada bi televizyon görmüyorum üzerimde de çok büyük baskı var dün bi cenaze vardı orda ondan sonra bi greyfurt alayım diye pazara gittim pazarda da öyle iki tane kadın halkımızdan yani belki bi öğretmen böyle greyfurt alırken sana bayılıyoruz dediler ondan sonra", "Peki iyi ben de ondan sonra bişey yapayım dedim ne yapayım öyle bir baskı var ki televizyon değil şimdi Kanal Biz, bide var bi önerileri var" dediği, Bilgesu'nun "Kürt televizyonundan gelmedi mi sana" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Kürt televizyonundan gelmez bana" dediği, Bilgesu'nun "Ne güzel olurdu Şeş de çıkman aslında Kanal Şeş orası Şeş değil Şaş ne iki yüzlüler ne kadar iki yüzlüler aman ya rabbi" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Ama biz gayet açık biz yolu açtık onları ..." dediği, Bilgesu'nun "Ne kadar açılırsa açılsın Allah aşkına biyerde insanları öldürüyorlar öteki tarafta Türkçe Kürtçe konuşturmuyorlar ondan sonra da kanal açıyorlar kim yer bunu yani bu açılmış yoldan gelince burdan mı çıkılır yani demek ki biz yol mol açamamışız" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Ama ... biz bunun zahmetini çektik" dediği, Bilgesu'nun "Çektik bitanem ama yani açtığımız yol bu değildi bizim" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Tabi bunlar ..." dediği, diyarbakır oruspu Bilgesu'nun "Bize ne bu bu başka bişey bu bu terbiyesizlik iki yüzlülük hainlik yani boş ver peki hadi bakalım bak öfkem yerinde hadi hoşça kal" dediği tespit edilmiştir.
Hüseyin Kocadağ ve Ali Şen’in arkadaş olduklarını, o ikisininde Fenerbahçenin yönetiminde bulunduklarını, İzmit’te herkesin Saffet’in olayından Ali Şen’in 3-4 milyon doları akladığını, ancak kimsenin bunu ispat etmediğini, kendisinin edebileceğini ancak kendisininde hapiste olduğunu, Hanefi Avcı’yı tanımadığını, Veli Aktaş isimli arkadaşının Galatasaraylılar cemiyetinin Ankara Şubesine bakan ve Gazi Üniversitesinde profesörlük yaptığını Abdullah Yılmaz ile kendisini onun tanıştırdığını, kendisinden 15 seneden bu yana ilk defa böyle bir şey istediğini, konuyu bilen Bilal Atak isimli arkadaşı olduğunu, bu adamların 150 bin dolar ayırarak Bulgaristan’a gönderdiğini, Türkiye’ye kömür getirilmesi için Bulgaristan da bir adamla tanıştıklarını, bir kısım paralar karşılığı 6 ay kömür gelmediğini, gelen kömürün ise toz halinde olduğunu, Bilal ATAK’ın bunu geri gönderdiğini, paranın orada kaldığını, bu arada Abdullah Yılmaz’ın enerji alışverişi ile ilgili olarak Bulgaristandaki bu adamları Türkiye’ye getirdiğini, Bilal Atak bunların Ankara’ya geldiğini öğrendiğini, bunların otelde yakalandığını ve parasının iade edilmemesi nedeniyle Abdullah Yılmazın kızdığını, bunlarında Bilal’e dönüşte İzmit’e uğrayıp parayı ödeyeceklerini söylediklerini, Bilal Atak’ında onların takibine bir adam koyduğunu, bilahare köprüde 4 Bulgarın öldürüldüğünü, bilahare Abdullah Yılmaz’a telefon açarak, o’nun öldüğünü, sıranın kendisinde olduğunu söylediklerini, Abdullah Yılmaz’ın korktuğunu, Melih Aktaş’a söylediğini, Aktaş’ında kendisine söylediğini, kendisinin bunları yan yana getirdiğini, Atak’a 150 bin dolarının kendisinde olduğunu söylediğini, Turgay Çelebi’den 1 milyon 200 bin dolar alacaklarını, o zaman paralarını ödeyeceklerini söylediğini ve onları barıştırdığını, Turgay Çelebinin iflası nedeniyle 150 bin dolar ödenemeyince, Abdullah Yılmaz korktuğunu Bilal Ataktan, Genel Müdür Yardımcısı Kaya ile çocukluk arkadaşı olduğunu oradan kendisine sılaşı vermeyi kararlaştırdıklarını ve kendisininde tonu 10 dolardan sılaşı satın aldığını, yumurtalık hattı açıldığında da 110 bin tona yakın mal olduğunu, o malıda sılaş diye vereceklerini ve onlarında bunu fabrikalara fuel-oil olarak satacaklarını, ancak bu işler patlayınca, onun da durduğunu, kendisinin Abdullah Yılmaz’a hasta çocuğunun tedavi masraflarıda dahil olmak üzere enaz beş milyar lira verdiğini belirtmiştir. (Ek:181)