0 oy
(500 puan) tarafından

Sonradan araştırdığında Adana havaalanında bir kişinin sahte pasaport veya sahte vizeyle ele geçirildiğini ve bu kişinin bunu Yaşar Öz’den temin ettiğini, onun marifetiyle aldığını söylediğini, Adana Emniyet Müdürlüğünün de İstanbul Emniyet müdürlüğüne "Yaşar Öz’ün bir olaya katıldığı, böyle bir şeyi tanzim ettiği iddia olunmaktadır, şahsın yakalanarak ifadesinin alınmasını ve nüfus cüzdan suretinin gönderilmesini, başka bir suç unsuru var ise adliyeye sevki" şeklinde yazı gönderdiğini, yapılan araştırmada Yaşar Öz’ün İnterpol ile Emniyet ve Adalet makamları tarafından aranmadığının anlaşılması üzerine silahların incelenmesi ve gerekli zabıtların düzenlenmesinden sonra Emniyet Genel Müdürüne hitaben "yapılacak soruşturmaya esas olmak üzere, değerlendirilmek maksadıyla evraklar ve silahlar ilişikte gönderilmiştir" şeklinde yazılıp gönderildiğini, sonradan yaptığı incelemede pasaportların devlet tarafından verildiği ve belgelerin de yetkililer tarafından düzenlendiğinin, Yaşar Öz’ün yapılacak olan bir istihbarat operasyonunda devlet tarafından kullanılacağının söylendiğini öğrendiğini, daha sonra zamanın Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar ile karşılaştığında konuyu sorunca "büyük bir operasyon hazırlanıyor bu istihbarat ile ilgili, bunlardan da istifade edilmesi için biz bu hazırlığı yapmıştık, çalışma devam ediyor" şeklinde cevap aldığını,

Çatlı, 12 Eylülden sonra kaçak durumunda olduğunu, 12 Eylül öncesinde Ocak başkanlığını bırakınca İstanbula geldiğini, kaçak olduğunu gazeteler yazıncaya kadar bir süre İstanbulda Sirkeci de ticaretle meşgul olduğunu, kaçak olduğu duyuluncaa ortadan kaybolduğunu, yurtdışına gitti dendiğini, bir süre sonra kendisini yurtdışından aradığını, "Türkiyede ne var, ne yok?" gibi sorular sorduğunu. In case you liked this short article in addition to you would want to get guidance with regards to escort Diyarbakır kindly check out our own site. Ondan sonra da bir daha aramadığı için irtibatlarının koptuğunu, yaklaşık 4-5 yıl önce tekrar telefonla kendisini aradığını, Türkiyeye gelip gittiğini söylediğini, kendisinin onu arayabileceği bir numarası olup olmadığını sorduğunda yok, ben seni ararım dediğini, ondan sonra yaklaşık (1) yıl aramadığını, bir gün hatırlayamadığı bir tarihte yapılan Yozgatlılar veya Kırşehirliler gecesinde otururken yanına geldiğini, o gün Çatlı’nın gözlükleri olduğunu, kendisinin şaşırıp heyecanlandığını, sohbet ettiklerini, Türkiyeye gelip gittiğini, bir gün temelli geleceğini kendisine söylediğini, ondan sonra bir yada iki kere daha kendisini telefonla aradığını, son iki yıldır ise hiç aramadığından emin olduğunu, çünkü bu iki yılda kendisinin Hacca ve Umreye gittiğini ve gidiş ve dönüşlerinde arar diye umduğunu, aramadığını, eğer arasaydı mutlaka hatırlayacağını, Çatlı’nın bir huyununda sevdiği insanlara yük olmayı sevmemek olduğunu, belkide o yüzden kendisini sevdiği için çok aramadığını, yüzyüze görüştükleri gecede kendisini biraz tedirgin gördüğünü, ne iş yaptığını sorduğunda, sadece ticaret yaptığını söylediğini, fazla açıklama yapmadığını, Çatlı ile İbrahim Şahin’in tanıştıklarını gazeteler yazınca öğrendiğini, daha önce bilmediğini;

Mehmet Ali Yaprak ile bir ilişkisinin bulunmadığını ve bu şahsı tanımadığını, Tarık Ümit’in kızı Handeyi de tanımadığını ve hiç görüşmediğini, Tarık Ümit olayının souşturmasını yapan Jandarma Assubayı ile telefonla görüştüğünü ve özel harekatçı Ayhan Akça’nın alınmasının yanlış olduğunu ve bıkarılmasını söylediğini, Resmi olarak istenildiği takdirde Ayhan Akçay’ı verebileceklerini de söylediğini, Tarık Ümit olayı ile ilgili olarak Mehmet Eymür’ün kendisine telefon ettiğini ve Tarık Ümit’in kendilerince alındığını söylediğini, kendisinin de mümkün olmadığını, almaları için sebep olmadığını söylediğini, Abdullah Çatlı’yı tanımadığını, Özel harekatta görevli polis memurları nereye tayin olurlarsa olsunlar mutlaka Özel Harekat daire Başkanlığının görüşünün alınması gerektiğini, Sedat Bucak’a koruma olarak verilen memurlarla ilgili olarak kendilerinden bir görüş sorulmadığını, normalde sorulması gerektiğini, Ayhan Akça’nın evvelce kendisine korumalık yaptığını, Ayhan Akça ile kurye Dilek Örnek ilişkisini Ayhan Akça’nın açığa alınmasından sonra öğrendiğini, 1988 den beri Ayhan Akça ile birlikte çalıştıklarını ve hem kendisinin hem de Ayhan Akçanın Tokat’lı olduğunu ve hemşehri olduklarını ve güvendiği bir elemanı olduğunu,

Devletin dış itibarı açısından bazı sakıncalı durumlarda yaratıldığına dikkat çekildiğini, MİT’in istihbarat çarkına takılmış olduğu kadarıyla kişiler hakkında bilgi sunduklarını, 59 kişinin adının geçtiğini, uyuşturucu ticaretinin devlet himayesinde yürütüldüğü konusunda bilgisi olmadığını, yürütülen büyük bir terör mücadelesi olduğunu, MİT’le, Emniyet ve Jandarma arasında çekişme ve kargaşa olmadığını, böyle bir kavga olsa terörle mücadelenin bu şekliyle yürütülemiyeceğini, MİT’in, yeraltı dünyası ile güvenlik güçlerinin ilişkisi konusunda bir araştırmasının olmadığını, Tarık Ümit’in, MİT’in haber toplayıcı elemanı olduğunu, Tarık Ümit olayının Jandarma ve savcılığa yansıdığını, olay icraya yansıyınca MİT’in yapacak birşeyi olmadığını, Mesut Yılmaz’a Budapestede yapılan saldırı ile ilgili olarak özellikle bir bilgilerinin olmadığını, ancak diğer ülkelerdeki bazı yapılanmalar hakkında bilgileri olduğunu, Özdemir Sabancının öldürülmesinin DHKP-C’nin bir operasyonu olduğunu ve Sabancı ailesinin seçildiğini, bunun daha önceden planlanmış bir operasyon olduğunu, Güneydoğu Anadolu raporu konusunda bir siyasî parti genel başkanı ile aralarında Sabancının da bulunması nedeniyle operasyonun yanlış izlenim vermemesi amacıyla ertelenmiş olduğunu, türkiyed telefon hat sayısının 15 milyonu bulduğunu, hepsinin dinlenebilmesi için 15 milyon ek hat kurulması gerektiğini, bütün telefonların dinlenmesinin gerçek dışı olduğunu, MİT’in bu konuda töhmet altında bırakıldığını,

Bu soruyu yanıtlamak için lütfen giriş yapın ya da kayıt olun.

Forester Soru Cevap Platformu'a hoşgeldiniz. Burada soru sorabilir ve diğer kullanıcıların sorularını yanıtlayabilirsiniz.
...