Sonradan araştırdığında Adana havaalanında bir kişinin sahte pasaport veya sahte vizeyle ele geçirildiğini ve bu kişinin bunu Yaşar Öz’den temin ettiğini, onun marifetiyle aldığını söylediğini, Adana Emniyet Müdürlüğünün de İstanbul Emniyet müdürlüğüne "Yaşar Öz’ün bir olaya katıldığı, böyle bir şeyi tanzim ettiği iddia olunmaktadır, şahsın yakalanarak ifadesinin alınmasını ve nüfus cüzdan suretinin gönderilmesini, başka bir suç unsuru var ise adliyeye sevki" şeklinde yazı gönderdiğini, yapılan araştırmada Yaşar Öz’ün İnterpol ile Emniyet ve Adalet makamları tarafından aranmadığının anlaşılması üzerine silahların incelenmesi ve gerekli zabıtların düzenlenmesinden sonra Emniyet Genel Müdürüne hitaben "yapılacak soruşturmaya esas olmak üzere, değerlendirilmek maksadıyla evraklar ve silahlar ilişikte gönderilmiştir" şeklinde yazılıp gönderildiğini, sonradan yaptığı incelemede pasaportların devlet tarafından verildiği ve belgelerin de yetkililer tarafından düzenlendiğinin, Yaşar Öz’ün yapılacak olan bir istihbarat operasyonunda devlet tarafından kullanılacağının söylendiğini öğrendiğini, daha sonra zamanın Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar ile karşılaştığında konuyu sorunca "büyük bir operasyon hazırlanıyor bu istihbarat ile ilgili, bunlardan da istifade edilmesi için biz bu hazırlığı yapmıştık, çalışma devam ediyor" şeklinde cevap aldığını,
Ne yazık değil mi hem para vermek hem de karşılığını hiçbir şekilde alamamak. Verdiğin paranın, vermiş olduğun o emeğin karşılığını almamak insan üzerinde çok büyük yaralanmalar bırakacaktır. Bunun aynısını burada da düşünebiliriz neden olmasın? Zaten erkeklerin seslerinde, sorularında bile bu kaygının ne kadar ana gündem olduğunu görebiliyorum ki ben de. Yanıma gelmek isteyen erkekler ile birlikte tahmin etmiş olduğunuz gibi ilk başta sohbetler ediyoruz. İlk başta telefonumdan bana ulaşıyorlar. Çeşitli şekillerde sorular soruyorlar. Bir de tabii ki gerçek olup olmadığım konusunda da denemeler yapıyorlar. Bazen benim gerçek olduğuma dair olan kanıtlar arıyorlar. Bir şekilde bu tarz şeyleri arıyorlar ve en sonunda karar kılıyorlar. Ama en çok vakit harcanan yer benim gerçek oluşum da değil. Alacağım bu paranın karşılığında gerçekten de erkekleri nasıl mutlu ettiğimi merak ediyorlar. Bu paraya değer olan tek şeyin mesela dolgun Kurtköy Ucuz escort Nazlı güzelliğimin mi olduğunu soruyorlar. Bu soruya hazır denk gelmişken bence ben hemen yanıt verebilirim ki tabii ki değildir. Tek neden bu olmayacak, bunun peşinden gitmeyeceğiz. Sadece dolgun bedenim arkasına saklanmış vaziyette gecenizde sadece sıradan olan şeylerin üzerinden geçerek sıkıcı bir kadın olmayacağım. Bunu diyorum her zaman. Cümlelerimin yatak içerisinde nasıl vuku bulduğu da erkeklerin karar mekanizmalarında etkilidir. Kanıt arıyorlar haklı olarak. Elimde çeşitli yorumlar bulundurmaktayım. Bu yorumları seks sonrasında erkeklerden almaktayım. Onlara rica ediyorum gecelik ilişkilerim hakkında ne düşündüklerini. If you are you looking for more information in regards to Escort DiyarbakıR have a look at the page. Eğer bu konuda sizler de kanıt istiyorsanız, mesaj olarak bunları iletebilirim. En azından hemcinslerin benim hakkımda seks sonrasında neler düşünmüş daha iyi anlamış olabilirsin. Eğer bundan da fazlasını arıyorsan, geri kalanını yatak içerisinde gösterebilirim. Benim bu konuda seks öncesinde yapabileceğim en iyi detaylar bunlardır. Ama yatak içerisinde bu detayların üzerinde olmak da benim elimdedir yine. Yatak alanı öyle sınırlı bir alan da değildir. Kısıtlama da yoktur. Her şeyi ölümsüz bir istek ile yaşamaktan asla kaçmadan yaşatırım sizlere.
Yine yukarıda belirtilen şüpheliler İlhan SELÇUK’ a ait telefon görüşmelerinde sürekli kapatma davasının açılması ve karışıklık çıkması için gayret ettikleri, sonunda kapatma davası açılınca, Tape:1847, 16.03.2008 günü İlhan SELÇUK ile Emre K.’ nın yaptıkları telefon görüşmesinde İlhan SELÇUK’ un "laf aramızda zatı aliniz de bir Askeri müdahalenin de gerekçesini oluşturmuştur" diyerek kendisinin askeri müdahelenin gerekçesini oluşturduğunu beyan ettiği, yine Tape:1849 da kayıtlı 17.03.2008 tarihinde aynı kişiyle yaptıkları telefon görüşmesinde; sanık İlhan SELÇUK’ un "… şimdi burada girişilen nokta şu kardeşim şimdiye kadar rejimi kurtarmak için kim müdahale etti asker değil mi", "İlk kez anayasa mahkemesi müdahale edicek" dediği, İlhan SELÇUK’ un "Evet mağdur ve mazlum olarak evet o o tarafa doğru gidebilir yani bu tabi savaş devam ediyor", "Savaşım devam ediyor çeşitli olasılıklar bunlar" dediği, Emre K.’ nın "Yani şakası yok" dediği, İlhan SELÇUK’ un "İşte zati aliniz bu savaşın içindesiniz" dediği, Emre K’ nın "Yok efendim" dediği, şüpheli İlhan SELÇUK’un yönettiği örgüt kitlesince oluşturulan ortamda telefonlarının dinlendiğini bilerek adeta meydan okurcasına yapılan örgütsel çalışmaları ŞAVAŞ olarak nitelemektedir. Kendilerini Cumhuriyetçi olarak tanımlayan örgüt üye ve yöneticilerinin kendi yurttaşları arasında karşı siyasi görüşte olan insanlara karşı yapılan faaliyetleri şavaş olarak nitelemeleri de ERGENEKON SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜNÜN hangi amaca hizmet ettiğini açıkça göstermektedir.